İklim krizi gelecekte yaşamı derinden etkileyecek

Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı 3. Belediyeler Buluşması’nda birçok uzman ve akademisyen iklim krizi ve etkilerini ele aldı. Alınacak önlemlerin süreci yavaşlatacağına dikkat çeken uzmanlar, gelecekte insanlığın olumsuz koşulların etkilerini derinden yaşayacağına dikkat çekti.

 

            Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliğinde Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi’nde yapılan Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı 3. Belediyeler Buluşması’nda, iklim krizinin sağlığa, gıda ve tarım sektörüne etkileri ele alındı.

 

            Açılış bölümünün ardından yapılan oturumların ilkinde; Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın moderatörlüğünde, iklim krizinin sağlığa etkileri ele alındı. Gezegenimizin yeni bir çağa doğru sürüklendiğini belirten Prof. Dr. Pala, “Pandemi dönemi insan ilişkilerini ve hayata bakış açısını değiştirdi. Küresel ısınma ve iklim krizi insan hayatını derinden etkileyecek. Isınma sonucu dünyada görülmeyen ısı dalgaları karşımıza çıktı. Doğal afetler ortaya çıkıyor. İçinde olduğumuz iklim krizinin doğrudan ve dolaylı olarak sağlık etkileri var. İklim krizinin gelecek 20 yılda en fazla etkileyeceği 20 ülke arasında Türkiye de var. Bulaşıcı hastalıklar, iklim olayları hayatımızı derinden etkileyecek. Yaşlılar, çocuklar, açık hava çalışanları, evsizler bu etkilerden daha fazla etkilenecek. Tabi bunun yanında birçok canlı zarar görecek ve doğal dengede de bozulmalar olacak. Yerel yönetimlerin bu konuda duyarlı olarak önlemler almaları gerekir” dedi.

 

            Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çevre Sağlığı Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz da panelde iklim krizine yol açan nedenler ve yerel yönetimlerin sorumluluklarını ele aldı. Tahminlere göre dünyada hava sıcaklıklarının hızla artış göstereceğini ifade eden Yavuz, “Gelecekte olumsuz etkileri yakından hissedeceğiz. Metan gazı salınımı ısınmayı arttırıyor. Bu salınımı 3’te bir oranında azaltmak gerekiyor. Emisyona katkı yapan ülkeler önlem almalı. Ama krizi fırsata çevirmeye çalışan ülkeler var. Çin kapitalist mantıkla hareket ederek önlem konusunda duyarsız davranıyor. Veriler 2100 yılında dünyanın 4.8 derece daha ısınacağını gösteriyor. Maalesef iyiye gitmiyoruz ve önlem alınmaya başlarsa kötü gidişat ancak yavaşlar” diye konuştu.

 

            Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Üyesi Doç Dr. Özge Karadağ da iklimin sağlık etkileri ve politika önerilerine değindi. Sağlıkta eşitsizliğin etkilerini vurgulayan Karadağ, “İklim krizi kolay önlenebilecek bir konu değil. Önlem alarak ancak yavaşlatabiliriz. Sağlık eşitsizliği dünyanın her yerinde var. Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, çevre ve yaşanan ortam toplum sağlığını birinci derecede etkiliyor. Bu konuda yerel yönetimlere büyük sorumluluklar düşüyor. Sağlık sistemi toplum sağlığının bir bölümünü oluşturuyor. Asıl önemli olan çevre ve yaşam koşulları. Pandemi bize çok fazla şey öğretti” şeklinde konuştu.

 

            Buluşma kapsamında yapılan bir diğer oturumda ise, iklim krizinin gıda ve tarım sektörüne etkileri tartışıldı. Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu moderatörlüğünde yapılan oturuma; CHP Bursa Milletvekili ve CHP Tarım Politikaları Başdanışmanı Orhan Sarıbal, Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üresi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ile Gıda Mühendisi Doç. Dr. Bülent Şık konuşmacı olarak katıldı. İklim krizinde doğru adımlar atarak sorunun çözülebileceğine dikkat çeken Sarıbal, “Olaya iki açıdan bakmak gerek. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin temel sorumlusu politika ve politikacılardır. Küresel kapitalist ve sömürü düzen de baş etkenlerdendir. Bu temel konuları ciddi şekilde değerlendiremezsek yapılan işlerin kıymeti olmayacaktır. Yaşanan olumsuz etkilerden en çok yoksul toplumlar ve sivil halk etkilenecek. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra büyük kalkınma ve sanayileşme modeli çevreyi kirletti. İnsanların kâr ve hırsı toplumu etkileyecek şekle geldi. Sorunlara ciddi şekilde bakılmazsa tarım alanları etkilenecek ve gıda krizi artacak. Pandemi bize çok şey öğretti. Tüm doğal kaynaklara sahip çıkmalıyız” dedi.

 

            Toprak haritalamasının önemine değinen Prof. Dr. Aksoy ise, “Toprak, su, hava eşittir yaşam. Bunlardan biri eksik olursa tarımsal üretim olmaz. Bu sürdürülebilirliği sağlamak için yaşamın en temel unsurlarından biri iyi toprak yönetimidir. Yeni kanun çıktı ve toprakların haritalanması vurgulandı. Bugüne kadar uygulama birkaç ilde uygulandı. İklim krizinden gıda erişilebilirliği açısından olumsuz etkilenmemek adına toprakları doğru yönetmek ve doğru tarım uygulamaları yapılmalı. Nilüfer Belediyesi toprak haritalaması ve analizlere önem veren kurumdur” dedi.     

 

            Doç. Dr. Bülent Şık da iklim krizinin gıda ve beslenme krizine etkilerine değindi. Sorunun çok geniş boyutlu olduğunu vurgulayan Şık, “2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü hedef koymuştu. Raporda gıda güvencesine erişmede ciddi tehditler olduğu ve beslenme krizinin toplumları derinden etkileyeceği yer aldı. Sağlıklı beslenmede gıda erişim hakkı çok önem taşıyor. Son bir yıldaki gıda krizine bakarsak bu durum gelecekte de ciddi sorunlara yol açacak” diye konuştu.

 

            Buluşmanın son oturumunda ise, sürdürülebilir enerji ve iklim eylem planı çerçevesinde kentlerimizin durumu ele alındı. Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda; Bodrum Belediyesi adına Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Karşıyaka Belediyesi adına Doç. Dr. Emel Karakaya Ayalp, Nilüfer Belediyesi adına İklim ve Enerji Uzmanı Önder Algedik ve Tepebaşı Belediyesi adına Prof. Dr. Erol Nezih Orhon sunum yaptı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version